31 Mart 2013 Pazar

kapitone çocuk çantası


Görüldüğü gibi, bir önceki postumda minik prenses için diktiğimi söylediğim elbiseyi bir kat fırfır ekleyerek biraz uzattım. Üzerine nasıl olacağını bilmiyorum, daha önce söylediğim gibi bizim minikleri pek fazla göremiyorum. Ama elbisenin askıda duruşu küt bir görüntü sergiliyordu, hoşuma gitmedi. 


Giyim kuşamda küt görüntü göz yoruyor. Kısa boylu bir bayanı, belki uzun görünebilmek için giydiği ama tam tersi kısa gösteren bir mini etekle gördüğümde hep aklıma bu kitap gelir. Hepsi bildiğimiz şeyler kitapta söylenenler, ama isimlendirilip teşhis konulunca insan daha bir farkına varıyor. Vücut orantılı olduğu, fazla kilolu olmadığı sürece boy çok da önemli değil. Oysa bildiğim çok kişi kısa boylarını, kalın bacaklarını, orantısız vücutlarını gözümüze soka soka geziniyor. 


Neyse, miniğin elbisesinden artan mini minnacık bir kumaşla da, bu sitede gördüğüm çantadan diktim. Bu kadar özensiz diktiğim bir şeyin bu kadar güzel olması da beni çok şaşırttı. Üstelik, dolaplardan neredeyse tepeme dökülecek kumaş yığınları dururken, 20 cm lik bir kumaşla hem elbise hem de çanta dikmiş olmanın  haklı gururunu da yaşamış oldum. (Tabii ki, fikir için de site sahibine teşekkür ediyorum, çeviri yapınca adı Tatiana yazıyor.) 


Elbiseden kalan parçayı önce sıkıştırılmış elyaf kullanarak kapitone yaptım. Sonra, daha önce kendi başıma ölçüp biçerek oluşturduğum kalıpla çantayı kestim. Orijinalinde arka parça ve kapak tek parça yapılmış benim kumaşım yeterli olmadığından ayrı ayrı kestim.



Kapitone yaparken puanlı kumaşı kullanıp astar dikmemeyi düşündüm önce. Astarsız çalışılabilecek bir teknikle diktim çünkü. Bu teknikte dikişler kumaşın yüzünden çekilip, dikiş yerlerine biye geçiriliyor. Çantanın içine de minicik bir cep diktim. 


Uygun düğme bulamadım, uyduruk bir düğme bastırdım elimdeki aparatları kullanarak. Çantanın yapımı hakkında bir öğretici yayınlamayı çok arzu ederdim, ancak olanaksız şu günlerde. Az da olsa dikiş dikip, bloga yazabildiğime şükrediyorum. 

Güzel bir haftaya, güzelliklerle başlamak dileği ile...

24 Mart 2013 Pazar

günlerden turuncu


Bugünlerde evde bir fırfır rüzgarı esiyor ki sormayın gitsin! Hem de turuncu, turuncu...


Ailede 5 tane kız torun var, teenage kıvamında büyük olanı ve 2 yaşındaki miniği saymazsak diğer üçü kabarık elbise ve eteklerle aşk yaşadıkları çağdalar.


Elime geçen tüm turuncuları kesip fırfırlar yaptım. Kumaş bol nasılsa. Ne zaman ve nasıl dikerim bilmiyorum.


Büzgü yapmak sorun değil de büzgüleri eşit dağıtmak, pasta-börek tariflerindeki "aldığı kadar un" koymak gibi. Zor, zor... Şimdi bir de isterim ki, istediğim yoğunlukta ve uzunlukta büzgü yapan bir makinem olsa...


Önceleri  büzgü yapmak için üst ipliği bollaştırıp, dikiş uzunluğunu en son ayara getirirdim. Şimdi dikiş uzunluğu yine son ayarda ama üst ipliği en gergin konuma getiriyorum. Kendiliğinden büzgü oluyor. Yine sonra istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz.


Miniğe kıyamadım, ona da elbise yaptım. Biraz kısa oldu sanki. Bir kat daha ekleyebilirim en alta.

17 Mart 2013 Pazar

fırfırlı çocuk eteği ve bir bluz


Masanın üzerinde tesadüfen biraraya gelmiş iki kumaşı görünce fırfırlı bir etek dikmek geldi aklıma. Bu sitede rastladığım tarife göre diktim. Ancak dikecek olanlara not: Kesim yaparken fırfır olacak parçaların, ara birim ile aynı genişlikte olması nedeniyle fırfırlar üst üste gelmiyor. Her ikisi için de 4" verilmiş sitede. Bence ara birim için 10 cm yeterli, fırfır parçalarını 12 cm yapabilirsiniz. Ya da beden uzunluğuna göre kendiniz ayarlayabilirsiniz, önemli olan aynı boyda olmaması. 


Bir de kızımın diktiği bluz var bu haftanın ürünü olarak. Modeli benim dikmemi istediğinde bir şeye benzetemediğimden dikmemiştim. Baktı ki olmuyor, kendisi dikti. Tabii sorarak.:)


Kumaş yine İzmir Caddesindeki Sönmezer Pasajının üst katındaki Bursa Kumaş'tan.


Burda 2012/Temmiz sayısından 115 nolu model, boydan 6 cm kısalttık.


Güzel bir haftaya başlamak üzere (inşallah) keyifli tatiller.

11 Mart 2013 Pazartesi

dikiş makinesi

Görsel alıntıdır


Daha önce fitilli biye ile yastık dikmekle ilgili yazacağımı söylediğim postu, fotoğrafların eksik olması nedeniyle ileri bir tarihe bırakıp, dikişe başlamak istediğini ama hangi makineyi seçmesi gerektiğini bilmediğini söyleyerek fikrimi soran arkadaşlar için yazıyorum.

Dikişe yeni başlamak, yıllardır dikiş dikiyor olmak veya dikiş biliyor olup arada bir dikmek, bunlar önemli değil. Önemli olan ne yapmak istediğiniz ve neler yapabileceğiniz.

Yani istek ve ihtiyacın belirlenmesi.

Hiç dikiş bilmiyor ve kendi kendime öğrenebilir miyim diyorsanız, fazla masraf etmemek gerekir ama kendinize güveniyorsanız biraz masrafa değer doğrusu. Sonuçta çok büyük bir yetenek gerektirmiyor dikiş işleri.

Dikiş makinesinde aranacak en önemli özellik tabii ki düz dikiş, güzel ve rahat dikmesi. Piyasada mevcut tüm markaların en basit modelleri bile düz dikişin yanında, zikzak dikiş ve aşamalı da olsa ilik yapabiliyor. Hiç bilmeyenler ve denemek isteyenlere en az böyle bir makine tavsiye edebilirim. Basit modele bir kaç özellik daha eklendikçe, fiyat artıyor. Fiyat-kalite dengesi sanki Singer'de daha oturmuş gibi. Tabii benim bir uzman olmadığımı da hesaba katın lütfen. 

Ben Singer veya Pfaff tercih ederdim, diğer markaları da çok beğenen arkadaşlarım var: Brother, Bernina, Janome v.s. Aynı özellik ve fiyat varsa, kalite de üç aşağı beş yukarı aynı ise en az ses çıkaranı tercih edebilirsiniz.



Bence en güzel düz dikişi, eskiden anne, anneannelerimizin kullandığı, siyah renkli, sadece düz dikiş diken pedallı makineler dikiyor. (Sanayi tipi makineleri hesaba katmıyorum.)

Benim makineme gelince: İki tane dikiş makinem var Pfaff Ambition 1.0 ve Singer Cobra (20+ yaş). Her ikisi de değişik piko desenleri ve tek aşamalı ilik yapabiliyor.


Bir ara esnek dikişe takmış ve dikiş makinesinde bu özelliği arar olmuştum. Meğer bu özellik, kapalı zikzak dikişi imiş. Penye, jarse ve esnek kumaşlarla çalışacaksanız esnek dikiş hikaye, overloksuz biraz zor dikersiniz.

Her iki makinede de çok ince ve çok kalın kumaşları dikmekte zorlanıyorum. Kalın dediğim de bayağı kalın, örneğin üç kat kalın keçe. Singer de pfaff da kalın kumaşları rahat dikiyor bir yere kadar tabii. Sanayi tipi makine gibi değil.


Pfaff olan, süper desenler yapabiliyor, yazı yazabiliyor, her gün farklı bir özelliğini buluyorum, kullanmasam da hoşuma gidiyor. Yalnız desen adlarının çevirisini yapan zat-ı muhteremin Türkçesi biraz kıt sanırım. Yerel ağızla tercüme yapmış:


Dikiş dikenlerin yalnızca yerel kültürlerde var olduklarını düşünüyor çevirmen arkadaş. Firmanın iflas etmiş olması etkili midir acaba bu zihniyete? Bir örnek daha, buyrun: "standart sülfire"


Okunabiliyor mu? Çeviriyi yapanda ve bu çeviriyi kabul edende ve de ithalatçıdaki bu lakaydinin, üreticide bulunmadığını ümit ediyorum.  Gerçi düşünüyorum da, okuma-yazma bilmeyen lise-üniversite mezunu  o kadar çok insan var ki... Neyse boşverelim bunları.... İşte bunlar, çevirmenimizin "köpüme" diye çevirmeyi uygun gördüğü yorganlama (quilting) desenleri.


Yorganlama ayağı olmadan bile çok güzel yorganlama yapabildiğini de yazmıştım. Yani iki kat kumaş arasında elyaf varken, kumaşı kaydırmadan rahat dikebiliyor bu makine, IDT ayakları sayesinde. Unutmadan bir  enteresan çeviri daha:


Çok uzun bir post oldu, güzel bir hafta geçirmeniz dileği ile...

10 Mart 2013 Pazar

jean kumastan çanta


Torba gibi kocaman bir çanta oldu. Kumaşçının çok cüz'i bir fiyatla verdiği siyah jean kumaş parçası (bir iki tane de kanvas var) bu çantayı ancak çıkardı. Huyum kurusun, kumaşı kullanırken çanta boyutunu parçaya göre belirliyorum. Saplara, ceplere kumaş kalmayınca kıvranıp duruyorum. 


Astar olarak beyaz üzerine siyah puanlı pamuklu kumaş kullandım. Desenli kumaş ve öndeki saplar zorunluluktan araya girdi. Çantanın genişliği 50 cm , yüksekliği 32 cm, Taban genişliği 14 cm. 


Belli oluyor mu bilmiyorum, desenli kumaşın zemini aslında lacivert, çok aykırı durmadı ama. Jean kumaşın rengi siyah olmasına rağmen, dokusundan dolayı lacivert algısı yaratıyor insanda. Desenli kumaş en son Etsy'den aldığım kumaşlardan. 


Alttaki çanta da bir başka küçük jean parçasından. Ön kısmına incecik penye tişörtten kestiğim resmi aplike yaptım, araya tela yerleştirerek. 


Okuma yazma bilen dikiş makinemle harf dikişini denemek için yazdığım yazıyı sürfile makası ile kesip çantaya bağladım. Okuma yazma biliyor dediysem sadece yazabiliyor tabi. 


Çantanın arkasında tamamlanmayı bekleyen işler var. Bu aralar hem zamansızlık hem yorgunluk derken, blog da öylece kaldı. İyisi mi arada bir, zorlama da olsa bir şeyler yazmalı diyorum. Yazımdaki ruhsuzluğu hissediyorsanız eğer, nedeni tam da budur.  


Tabii yazılarıma genel olarak hakim olan ağırlık veya ciddiyet (!) ten bahsetmiyorum. O biraz meslek hastalığı. Akşama kadar sayfalarca kitap okuyup, sayfalarca görüşler yazan bir bloggerdan sevgi böcüğü, neşe pıtırcığı postlar beklemeyin canım siz de...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...