24 Kasım 2012 Cumartesi

şifon bluz


Ankara'da hava soğuk olmasına rağmen güneşli. Oysa canımın yazmak, konuşmak, dikiş dikmek istemediği, hatta mümkünse beyni ve bünyeyi hiç kıpırtısız öylece dondurmak istediği günler yaşıyorum şu sıra. Blogumu uzun süre sahipsiz bırakmamak adına bir kaç gün önce diktiğim şifon gömlekle dikiş deneyimlerimi aktarayım o zaman. 


Burda 07-2012 sayısı, 117 numaralı model. Boğazdan büzgülü bu modele benzer gömlekler çok olurdu eskiden nakışlı falan. 


Modelin ince pamuklu kumaşla dikilmesi önerilmiş dergide. Pamuklu kumaş ile daha az dökümlü, daha güzel olabilir. Modeli 34 beden çalışıp, 1 santim kadar da omuz-kol düşüklüğünü kısalttım. Boğaz/yaka kısmına dikkat çekerim. Dikecek olan varsa, santim santim uymaya gerek yok, boğazı çok sıkı oluyor. Birazcık bollaştırılabilir ya da yaka biyesi en son dikildiği için deneyerek istenilen bollukta yapılabilir. 


Bu da bir kaçamak foto. 


Güzel ve güneşli hafta sonları herkese...

19 Kasım 2012 Pazartesi

günlerle gelenler


İnsanın uzaklarda yaşayan kızı, doğum gününde annesine çiçek gönderirse....


Annesi o çiçeği nerelere koyacağını bilemez. Fotoğrafını çekip blogunda yayınlar. Doğum günü geçti gitti bile, halâ canlı bu çiçekler. 


Uyum sağladığı yer burasıydı, bu çantanın.


Ama asıl rengi alttaki fotoğraf ve mutfakta ekmek torbası rolünü oynuyor şimdilik.


Ha, bir de ne olduğunu bilmediğim, öğrenmek de istemediğim, oğlumu PC başına çivileyen bir oyunun kahramanının şapkasını; sırf kırk yılda bir benden bir dikiş istedi diye istemeyerek de olsa dikmeye çalıştım. Blogda yayınlayıp yayınlamamakta kararsız kaldım ve her an silebilirim. Biri bana söylesin ne olur, bu Teemo kimdir, necidir, iyi midir, kötü müdür? (Oğlum, sen var ya!) 


(Doğum günümü bile hatırlamadı bir de...)
(Ha, Teemo'nun bir savaş ve strateji oyununun en güçlü kahramanı olduğu, League of Legends adlı bu oyunun insanları monitör karşısına kilitlediğini biliyorum sadece) 

12 Kasım 2012 Pazartesi

ayak deyip geçme


Deri dikmeye heveslendim. Değişiklik peşindeyim. Bir sürü parça deri aldım, denemek için. Tabii önce makineye teflon ayak takmak lazım, ki o da bende yok(tu). 

(Görsel pfaff.com'dan alınmıştır.)
Eski model Singer'ime teflon ayak bulamayınca Pfaff'ı aldım. Küçük, takı kutusu gibi bir şeyin içerisinde, fiyatı da takı gibi. 


Fotoğraftaki deri gerçek deri, üstelik ne iğneyi ne de ipliği değiştirmeden, normal iğne iplikle diktim. Deriyi yağlamaya ya da pudralamaya hiç gerek yok bence, bir ayak her şeyi hallediyor. 

5 Kasım 2012 Pazartesi

bir etek ve yoğun günler


"Sade bir etek için post yazmak, hiç bir şey yazmamaktan iyidir" diyerek, neredeyse iki haftadır elimde sürünen eteği bitirip yayınlamaya karar verdim. 


Tek ayrıntısı belindeki dantel ama etek beni çok uğraştırdı. Önceki postumda yazmıştım, eteğin kalıbı bir garip diyerek. Kesmiş bulundum, hem de pli yapmadan, üstelik yırtmaç için pay bırakmadan. Nasıl giyecek kızçe, bunu onu da bilmem... Demiştim zaten çok sade giyiniyor diye.


Etek kemersiz olduğu, dantel dikmeyi de sonradan akıl ettiğim içindir ki, kemer kondurmak zorunda kaldım. Oysa fermuarını da dikmiştim çoktan. Kemer bandı mecburen agraf (kopça) ile kapanacak. (Dikisdersi Çiğdem agraf ile kopçanın birbirinden farklı olduğunu söylemişti yanılmıyorsam ama ben bilemedim, sanırım birisi daha ince ve uzun oluyor) Ben hepsine agraf derdim.


Neyse kemer bandı uydurmak o kadar zor oldu ki bir kaç kez sökmek zorunda kaldım. Yine bile içime sinmedi, artık yapacak bir şey yok, böyle giyilecek.


Günlerim yoğun ve yorgun geçiyor, nasıl yetiştireceğimi bilmediğim bir sürü iş beni bekliyor. Ben dikiş dikmek istiyorum amaa....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...