28 Ocak 2013 Pazartesi

dikkat, karbonhidrat icerir


Hızımı alamayıp bir tane daha diktiğim battaniyeyi paylaşma bahanesi ile hem bir önceki yazımda yer verdiğim frixion kalemini, hem de kapitone maceramı anlatmak, bu arada da bu güzel nevresimlik kumaşları Çıkrıkçılar Yokuşu'nda Başçılar Mefruşat'tan aldığımı (No:80), bu yokuşta başka hiç bir dükkanda bu kumaşların bulunmadığını belirtmek istedim. 


Öncelikli uyarım şu ki, silinebilir tükenmez kalem olarak bilinmesine rağmen, Ankara'nın ünlü hobi-craft mağazasında, ütüyle, buharla, silgisi ile kaybolan kalem olarak satılan (ya da ben o kısmına denk geldim) bu kalemin yazdıkları maalesef kaybolmuyor, sadece görünmez oluyor. Nasıl mı? Burada yazdığı gibi -20 derecede (başka bir sitede -10 derecede) görünür hale geliyor. Korka korka çizip, ütü ile çıktığını görünce pek sevinmiştim. Bu (ayıcıklı) battaniye de çok sevdiğim bir büyüğümün, meslekdaşım olan kızına bebek hediyesi olacaktı, olamaz artık.


Bebek battaniyelerine, daha yumuşak olması olması için elyaf ile kapitone yapıyordum, Singer makinemin kapitone ayağını kullanarak. Ancak önceki yazımdaki, bir katı pamuklu düz kumaş, bir katı flannel (bebe pazen), arasında elyaftan oluşan katmanları kapitone ayağı ile dikerken çok zorlandım.  Pfaff makinemin kapitone ayağı olmamasına rağmen, son iki battaniyeyi, yürüyen ayaklar sayesinde, çok rahat diktim. Hatta son battaniyede makinemin yorganlama desenlerinden olan dalgalı dikişi de kullanınca, tabii kalemle çizmeden, tam istediğim gibi sonuca ulaştım. 


Bu poğaçalar da neyin nesi derseniz, poğaça da yapabiliyormuşum:) 

26 Ocak 2013 Cumartesi

bebek battaniyesi


Uzuun bir aradan sonra, toplasan 3-4 tane diktiğim bebek battaniyesi ile post yazmak, doğrusu biraz  ayıp olacak. Yazacak o kadar çok şey var da, bir şeyler dikmeden üretmeden yazmak hoşuma gitmediği için biraz zorlayarak da olsa dikişe başladım. Battaniyelerin kumaşlarını (aslen nevresimlik kumaş), işime çok yakın olup öğle arasında dahi gidebildiğim Samanpazarı'nda görür görmez aldım birer metre, bebek battaniyesi yaptım. 


Bebek nevresimi olmak üzere üretilmişler, biraz da kombinlenmeye uygun. Aynı boyalarla bir kaç desen üretildiği zaman, birlikte duruşu da hoş oluyor. Bu arada nostalji yapmadan geçemeyeceğim. Yıllar önce, henüz konfeksiyon ve tekstil sektörü bu kadar gelişmemişken, hazır giyim yerine insanlar kendi bedenlerine özel kıyafetler diker ve diktirirken, gerçekten bu ülkede kumaş çeşidi çok fazlaydı. Çin'in adı sanı yoktu, ithal kumaş dendiği zaman, ülkede bulunmayan ama kaliteli kumaştan söz edilirdi. 


Bir iki hafta önce, kumaş aşkım iyice depreşip, kabına sığmaz hale gelince, yerli üretimden ümidi iyice kesip Etsy ve bir kaç online kumaş sitesinden sipariş vermeye kalktım, daldığım yerden çıkamadım. O ne kumaş çeşididir öyle? İnsan bakamıyor ki hepsine, seçebilsin. Aradığım Zakka Kokka v.s. kumaşlar da Çin menşeli. Zaten Avrupalı kumaş tasarımcılarının üretimlerinin de Çin'de yapıldığını sanıyorum. Amerika'dan gelince ithal diyoruz. Yoksa niye o kadar ucuz olsun.  Ankara'da Şık Düğme'de sadece Robert Kaufmann tasarımlarını görebiliyorum, 27 TL. Etsy'de her türlüsü shipping dahil 10 USD'ye çıkmıyor. Ama kumaşların renkleri, desenleri öyle güzel ki, Çin min vız geliyor. 


Pembe ve mavi koyunlu kuzulu kumaşı, desenli flanel ile birleştirip, araya elyaf yerleştirerek, seyrek aralarla makinede düz dikişle kapitone yaptım, kenarlara da arka yüzde kullandığım flanel ile biye geçirdim. Kullandığım elyaf o kadar kalındı ki battaniye değil yorgan oldu. Neyse ben de onu eve gelen bebek-çocuklara yorgan olarak verebilirim. En üstteki araba desenli kumaş, bej rengi flanel ile dikildi, elyafsız, en kolayı.



Bu şeker kumaşı beyaz flanel ile kullandım, boyutu küçülttüm (85*90). İnce elyaf, seyrek düz makine dikişi kapitone ile kenarlar verev kareli kumaşla biyeli. Çift kat biyeyi, quilt tekniği ile bir yüzden makine çekip diğer yüzde el dikişi ile bastırdım.


Kumaşı kapitone yaparken zorlanınca, aşağıda fotograftaki kalemle düz çizgilerini çizerek diktim. Kalem izi buharlı ütü ile çıkıyor. Uçan kalemlerden daha iyi geldi bana. Minik klipsler cüzdan için. Not : Silinebilir tükenmez kalem olarak biliniyormuş ve şimdi öğrendiğime göre -10 derecede  silinen yazılar geri geliyormuş. Dikişte kullanmamak daha doğru olur o zaman. 


Off ne uzun yazmışım, yoruldum. Bol dikişli, keyifli günler...

6 Ocak 2013 Pazar

yastık zamanı


Tembellikte istikrar kazandığımın resmidir, bu kadar uzun aralarla bloga bir şey yazmak. Ürün yoksa yazı yok tabii. Dengen bozulmuşsa bir kez, taşların yerine oturmasını bekleyeceksin. Yeni yıl da yeni bir şey getirmedi zaten:) Yeni bir yıla, mevsime ya da aya fazlaca anlam yükleyenlerden değilim de insan umuda kapılmaktan geri kalamıyor, ümit güzel şey doğrusu. 


Özetle: Bu aralar halâ keyifsizim, halâ bir şeyler yapasım yok. Yastık dikmekten öteye geçemedim. Ha, onu da öyle iki kumaşı üst üste getir, dik şeklinde yapamam o ayrı, ya fitil ya da fırfır ya da başka bir şey geçirip iki kuruşluk işi zorlaştırmakta da üstüme yoktur. 


Yastıklarda her iki yüzü de kullanmak isterim. O yüzden düğme v.s. gibi açma-kapama bölümlerini mümkün olduğunca ortaya değil, yana yapmaya çalışırım. Takıntı işte...


Televizyon seyrederken canım sıkılmasın diye ördüğüm bir parçayı da kumaşa geçirerek yastık yaptım. TV seyredilmiyor, hatta hiç açılmıyor bizde, kırk yılda bir izlersem mutlaka beraberinde bir şey yaparım, ütü ya da örgü gibi. Bazen de sırf ütü yaparken sıkılmamak için açıyorum TV'yi. Oğlan zaten PC başında kalkamıyor. 


Bu yastığın kumaşı da bir önceki posttaki elbiseden kalan. Kenarlarına overlok geçirdiğim duck kumaştan fırfır yaptım, küçük yastık biraz büyük görünmeye başladı. Ha, overlok makinesi aldığımı söylememiştim değil mi? Pfaff Hobbylock olur kendisi. Alalı epey oldu ama ilk kez kullandım. 


Hafta sonunun kalan saatlerini keyifle geçirmeniz dileğiyle....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...