22 Aralık 2012 Cumartesi

dikişli günler


Zorlu kış ayları ile başlayan zor günler şükür ki geride kaldı, kısmen de olsa. Kendimi toparlayana kadar bırak dikiş dikmeyi kitap bile okumak gelmedi içimden.


Normale döndük ya hemen dikişe başladım ve bir çanta ve bu elbiseyi diktim. Çanta bitmedi ve biraz bekleyecek. Elbise, Eylül 2012 Burda Dergisi - 152 no'lu model. Hem 98 beden hem de 110 beden kalıbı çıkardım. 110 beden diktim. 5 yaş sanırım. Sonra küçüğe de dikerim. 


Modeli ve kalıbını çok beğendim, Hele kolları, biraz uğraştırsa da çok güzel duruyor. Minik yeğenim giydiğinde nasıl olacağını merak ediyorum. Vintage Duygular sevimli kızına dikmişti çiçekli kumaştan, hoşuma gitti ben de denedim. 


Model aslında fermuarlı. Nasıl olsa evde vardır diyerek almayıp, dün gece onlarca fermuar arasında bir kırmızı renkli fermuar bulamayınca, ek pat yaparak, çıt çıt bastım. Yeni aldığım çıt çıt makinesini de kullanmış oldum böylece.


Kumaş, İstanbul'da pazardan aldığım kumaşlardan ve resmen deri gibi sert, haşır haşır bir şey. İğne batarken zorlanıyor, teyel yapmanın imkanı yok. Toplu iğneleri bile güçlükle batırabildim. Yalnız üstten yapılan (spor) dikişi çok güzel gösteriyor.


Daha sık görüşebilmek umudu ile hoşça kalın...

24 Kasım 2012 Cumartesi

şifon bluz


Ankara'da hava soğuk olmasına rağmen güneşli. Oysa canımın yazmak, konuşmak, dikiş dikmek istemediği, hatta mümkünse beyni ve bünyeyi hiç kıpırtısız öylece dondurmak istediği günler yaşıyorum şu sıra. Blogumu uzun süre sahipsiz bırakmamak adına bir kaç gün önce diktiğim şifon gömlekle dikiş deneyimlerimi aktarayım o zaman. 


Burda 07-2012 sayısı, 117 numaralı model. Boğazdan büzgülü bu modele benzer gömlekler çok olurdu eskiden nakışlı falan. 


Modelin ince pamuklu kumaşla dikilmesi önerilmiş dergide. Pamuklu kumaş ile daha az dökümlü, daha güzel olabilir. Modeli 34 beden çalışıp, 1 santim kadar da omuz-kol düşüklüğünü kısalttım. Boğaz/yaka kısmına dikkat çekerim. Dikecek olan varsa, santim santim uymaya gerek yok, boğazı çok sıkı oluyor. Birazcık bollaştırılabilir ya da yaka biyesi en son dikildiği için deneyerek istenilen bollukta yapılabilir. 


Bu da bir kaçamak foto. 


Güzel ve güneşli hafta sonları herkese...

19 Kasım 2012 Pazartesi

günlerle gelenler


İnsanın uzaklarda yaşayan kızı, doğum gününde annesine çiçek gönderirse....


Annesi o çiçeği nerelere koyacağını bilemez. Fotoğrafını çekip blogunda yayınlar. Doğum günü geçti gitti bile, halâ canlı bu çiçekler. 


Uyum sağladığı yer burasıydı, bu çantanın.


Ama asıl rengi alttaki fotoğraf ve mutfakta ekmek torbası rolünü oynuyor şimdilik.


Ha, bir de ne olduğunu bilmediğim, öğrenmek de istemediğim, oğlumu PC başına çivileyen bir oyunun kahramanının şapkasını; sırf kırk yılda bir benden bir dikiş istedi diye istemeyerek de olsa dikmeye çalıştım. Blogda yayınlayıp yayınlamamakta kararsız kaldım ve her an silebilirim. Biri bana söylesin ne olur, bu Teemo kimdir, necidir, iyi midir, kötü müdür? (Oğlum, sen var ya!) 


(Doğum günümü bile hatırlamadı bir de...)
(Ha, Teemo'nun bir savaş ve strateji oyununun en güçlü kahramanı olduğu, League of Legends adlı bu oyunun insanları monitör karşısına kilitlediğini biliyorum sadece) 

12 Kasım 2012 Pazartesi

ayak deyip geçme


Deri dikmeye heveslendim. Değişiklik peşindeyim. Bir sürü parça deri aldım, denemek için. Tabii önce makineye teflon ayak takmak lazım, ki o da bende yok(tu). 

(Görsel pfaff.com'dan alınmıştır.)
Eski model Singer'ime teflon ayak bulamayınca Pfaff'ı aldım. Küçük, takı kutusu gibi bir şeyin içerisinde, fiyatı da takı gibi. 


Fotoğraftaki deri gerçek deri, üstelik ne iğneyi ne de ipliği değiştirmeden, normal iğne iplikle diktim. Deriyi yağlamaya ya da pudralamaya hiç gerek yok bence, bir ayak her şeyi hallediyor. 

5 Kasım 2012 Pazartesi

bir etek ve yoğun günler


"Sade bir etek için post yazmak, hiç bir şey yazmamaktan iyidir" diyerek, neredeyse iki haftadır elimde sürünen eteği bitirip yayınlamaya karar verdim. 


Tek ayrıntısı belindeki dantel ama etek beni çok uğraştırdı. Önceki postumda yazmıştım, eteğin kalıbı bir garip diyerek. Kesmiş bulundum, hem de pli yapmadan, üstelik yırtmaç için pay bırakmadan. Nasıl giyecek kızçe, bunu onu da bilmem... Demiştim zaten çok sade giyiniyor diye.


Etek kemersiz olduğu, dantel dikmeyi de sonradan akıl ettiğim içindir ki, kemer kondurmak zorunda kaldım. Oysa fermuarını da dikmiştim çoktan. Kemer bandı mecburen agraf (kopça) ile kapanacak. (Dikisdersi Çiğdem agraf ile kopçanın birbirinden farklı olduğunu söylemişti yanılmıyorsam ama ben bilemedim, sanırım birisi daha ince ve uzun oluyor) Ben hepsine agraf derdim.


Neyse kemer bandı uydurmak o kadar zor oldu ki bir kaç kez sökmek zorunda kaldım. Yine bile içime sinmedi, artık yapacak bir şey yok, böyle giyilecek.


Günlerim yoğun ve yorgun geçiyor, nasıl yetiştireceğimi bilmediğim bir sürü iş beni bekliyor. Ben dikiş dikmek istiyorum amaa....

28 Ekim 2012 Pazar

iki etek


Bu eteği daha önce dikmiş ve nedense fotoğrafını çekmemiş ve paylaşmamıştım. Şimdi düşünüyorum da kızıma diktiğim ve paylaşmadığım çok etek var aslında. İstanbul'da yaşadığı için de pek göremiyorum. Bu eteği tamir için getirince fırsatı kaçırmayıp çektim. Kalıp, Burda 2011/1 Özel Gelinlik sayısı, 918 numaralı model. Kalıbı beğendim, tam oturuyor. 


Koyu renk olan da 9/2012 Burda dergisinin 114-115 modelinden dikildi. Aynı kalıpla birden fazla model var. Kalıp çok iyi değil. Ne yazık ki aynı kalıptan bir de siyah kesmiştim. Şimdi onu dikeceğim. 

22 Ekim 2012 Pazartesi

eskilerden kalanlar



İki haftadır hiç bir şey dikememenin, dolayısıyla bloga yazı yazamamanın, bir de üstelik dikisdersinin başlattığı birlikte dikiş etkinliğinin gereğini yerine getirememenin yarattığı, mutsuzluk, suçluluk karışımı duygular içerisindeyim. Bir kıpırdanmaz isem hissediyorum kısır döngü oluşacak, zamansızlıktan dikiş dikemeyip mutsuz olacağım mutsuz oldukça dikiş dikmek, dikmedikçe bloga yazı yazmak zorlaşacak.

(Makyaj çantası cafenoHut'ta görülüp özenilerek dikilmiştir.)
En iyisi eskileri karıştırayım derken, birden etkinlik için almış olduğum kumaştan, kızıma bir etek dikmek geldi aklıma. Hadi derken etek olabilecek bir kaç kumaş daha geçti elime. Hayırlısıyla bir kaç etek sahibi olacak, aldığım azıcık zıpır, az kokoş kıyafetleri işyerinde giymeyi reddeden, "işyerimin kurumsal kimliğine yakışır giyinmek zorundayım" diyerek, benden bile sade giyinen kızım.


"Benden bile" derken yaşımı değil tarzımı, sade ve düz, klasik hatta kimilerine göre tarzı yok denebilecek tarzımı kastediyorum. Evet sade, klasik giyinmeyi, üzerimde dikkat çekici parıltıların olmamasını seviyorum, çünkü böyle rahat hissediyorum. Biraz kişilik, biraz da mesleğimin etkisi galiba, bir de yaşım ve her yıl çaktırmadan üzerime yapışan artı kilolar, gittikçe daha da sadeleştiriyor beni. Moda diye şehrin ortasında şalvar pantalonla, neon ışıltılarla gezmeyi hiç sevmedim. Her insanın bir parıltısı vardır zaten. Ama giyene, yakıştırana da helal olsun deyip, kimseyi eleştirmiyor ya da ayıplamıyorum. Tabii tipine, vücut ölçülerine, yaşına, yaşamına, sosyal konumuna, hatta inancına biraz da uygun olursa. Yoksa çok pis gülerim valla (içimden).


Fotoğraflar alakasız değil mi? Ne yapayım, günü kurtarmak için eskileri karıştırdım, paylaşmadığım bir şeyler var mı diye. Yokmuş. Ben de bunları yayınlamak istedim satır aralarında.

Herkese çocukluğumuzun bayramları tadında bayramlar diliyorum.

7 Ekim 2012 Pazar

şortlu elbise


 Blog adımın, düşündüğüm gibi algılanmadığını sezinledim. Dikişin benim için bir çeşit terapi olduğunu belirtmek,  gidiş dönüş dahil 12 saat süren iş-mesai, akşam ev-aile sorumlulukları, kaçınılmaz stres,  kendine kitap-televizyon-alışveriş-gezme dışında bir uğraş yaratma çabası. Dikişin tedavisi-terapisi değil yani. Zaten aslında iki sözcüğün arasında bir tire işareti var. (dikis-terapi)


Elbise ve şort 1-1,5 yaş, 86 beden. Benzerlerini Etsy'de ve birçok blogda gördüğüm fırfırlı şortun, bu nedenle linkini veremiyorum. Bana ait bir tasarım değil, yanlış anlaşılmasın. Kalıbı Burda'dan, burada ve buradaki elbiseler de aynı kalıp. Şortu biraz kısalttım, fırfırlar yalnızca arkada.   



Her seferinde üzerine basa basa söylediğim gibi, blogumda gördüğünüz hiç bir elbise kendi tasarımım değil. Tasarımcı da değilim zaten. Burda dergileri ya da hazır kalıplar, farklı kumaşlar ve modeller üzerinde biraz oynayarak farklılık getirilmiş ürünler yalnızca. 


Düğme konusunda zorluk çekiyor musunuz? Ben çok sıkıntılıyım, bebek-çocuk vücuduna zarar vermeyecek-çizmeyecek, orijinal renklerde, kolay iliklenir düğme bulmakta zorlanıyorum. Su elbiseye diktiğim düğmeleri, şekli hoşuma gittiği için aldım, ancak dikerken fark ettim ki sert ve keskin kenarlı. İçime sinmedi, değiştirebilirim. 

4 Ekim 2012 Perşembe

zamanın getirdikleri -3-


Dikis bloglarının usta öğreticisi dikisdersi Çiğdem'in güzel bir fikri var. Katılıp katılmayacağımdan emin olmasam da güzel bir çalışma olacağından eminim. Fikri burada ve devam eden postlarında...


Son aldığım kumaşların fotoğraflarını da böylece ekleme fırsatı buldum. En üstteki lacivert zeminli çiçek desenli pamuklu kumaşları sırf Cath Kidston desenlerine benzediği için aldım. Ne yaparım, bilmiyorum. 

30 Eylül 2012 Pazar

zamanın getirdikleri-2-


Tembel adam yaratıcı olurmuş. Elbiselerin arkasına eskiden çıtçıt bastırtıyorken, hadi daha el emeği olsun diye ilik-düğme çalışayım demiş ve bu son diktiğim elbiseleri düğmeli yapmıştım. Tabii yeni makinemin çok güzel ilik açması da etkenlerden biri. 


Ancak arkası tamamen açık olarak diktiğim elbiselerde 3 yukarı 4 de aşağıya toplam 7 tane ilik-düğme de zor doğrusu. Ben de şöyle yaptım, üst bedene eşit aralarla 3 ilik-düğme diktim. etek kısmına gelince, düğmeleri eşit aralıklarla kumaşın her iki katına da diktim, yani hem kumaşı birleştirdim hem de düğmeli imiş görüntüsü verdim. 


Son fotoğraftaki hatayı buldunuz mu? Daha yakından bakarsanız, kırmızı düğmenin krem rengi iplikle dikildiğini, hatta iliğin de aynı renkle yapıldığını görürsünüz. "Tarz" diyemeyeceğim, geç farkettim. Nasıl dalmışsam. 


Ekmek sezonunu da açtım nihayet. Bir iki yıldır yapmıyordum. Oysa sabahları ekmeğin o miss gibi kokusu ile uyanmak öyle güzel ki...

23 Eylül 2012 Pazar

büzgüleri eşit dağıtmak


Büzgü etekli elbise yapacağım zaman küçük bedenlerde en az 120 cm eninde kumaş kesiyorum, boyu, ne kadar etek boyu olsun isterseniz o kadar. (genelde 2-3 yaş için 30-35 cm kadar oluyor.) Modele göre de değişir tabi. 4 yaş ve yukarısı içinse kumaşın enini (150 cm) tamamen etek için kullanıyorum. 


120x40 cm olarak örnek üzerinden (40 cm, eteğin dikiş payları içinde boyunu ifade ediyor. Yani dikildikten sonra 35 cm civarında etek boyu olacaktır.)

Uzun kenarlardan bir tarafı eteğin alt baskısı olacak, ister şimdi ister elbise bittikten sonra katlayıp dikebilirsiniz. 

1- Kısa kenarları önce bir cm kadar içeri kıvırıp tırnak ütüsü yapıp, sonra iki cm kadar tekrar kıvırın.

2- Büzgü yapacağınız uzun kenarı 4 eşit parçaya bölecek şekilde tebeşir ya da toplu iğne ile işaretler koyun ki büzgüleri eşit dağıtabilesiniz.

3- Makine üst ipi gevşek durumda iken, seyrek dikişle, uzun kenarın birine baştan sona kadar ipi hiç koparmadan ( koparsa ya da biterse baştan başlayın) 1 cm  ve 1,5 cm içeriden iki sıra dikiş dikin.  Her iki dikişin alt iplerini birlikte yavaşça çekerek büzdürün.  


4- Aşağıdaki gibi üst ve alt parçayı yüzleri yukarı bakacak şekilde yerleştirin.


5- Üst parçayı eteğin üzerine, astar yukarı bakacak şekilde koyun.


6- Astarı ayırıp, yalnızca kumaşı, büzgülü parça ile çakıştırın. Kenarlar kenarlara, işaretli noktalar da üst bedenin yan dikişleri ve üst bedenin ön ortasına. Hemen bu işaretli yerleri iğneleyin.


7-  Üst beden kenarı ile eteğin kenarının aynı hizada olmasına dikkat edin.


8- Teyellemeye gerek yok, toplu iğne ile sık aralıklarda, büzgüleri eşit bir biçimde dağıtarak tümünü iğneleyin. İğnelenmiş görüntü aşağıda. Fotoğraflar büyütülebilir.


İğneli halin yüzden görüntüsü:


 9-  İğnelerin üzerine geldikçe iğneleri çıkararak, iki büzgü dikişinin ortasından dikerek makinede iki parçayı birleştirin. 


10- Boşta kalan astarı biraz da bol olacak şekilde kıvırarak iğneleyin.


11-Bu arada kumaştaki ve astardaki yan dikişlerinin üstüste binmesine dikkat edin. İster elde ister makinede bastırın, ben elde bastırdım.


Elbisemizin sırt kısmı tamamen açık ve boydan boya düğmeli ya da çıt çıtlı olabilir. Ya da benim gibi üşengeçlik yapıp üst bedene üç düğme ve ilik yapıp, alt bedende de 10 cm aşağıdan düğmeleri eşit aralıklarya ve iliksiz olarak doğrudan eteğin her iki parçasını birleştirecek şekilde dikebilirsiniz. Düğmeliymiş gibi bir  görüntü verir. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...